MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, bir hafta önce yargı ve Anayasa Mahkemesi’nin aktivistliğiyle ilgili paylaşımlar yapmıştı:
“Anayasa metninin veya kurucu iradenin bütünüyle gözardı edildiği durumlarda yargı kararları şüphesiz ki aktivisttir.” Bir hafta sonraki Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararı: “Yargı ne zaman aktivist davranış sergilerse, o zaman meşruiyetini yitirecek ve sorgulanmaya başlayacaktır. Anayasa Mahkemesi, bu şekilde yargısal aktivizim yaparak kendisinin sorgulanmasına ve meşruiyetinin tartışılmasına yol açmıştır.”
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin Can Atalay hakkındaki “hak ihlali” kararını yargısal aktivizm olarak değerlendirdi ve kararda imzası olan üyeler hakkında hakkında Türk hukukunda örneği görülmemiş bir adımla suç duyurusunda bulundu.
MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, Yargıtay’ın AYM’nin Can Atalay ile ilgili verdiği karara dair kararına ilişkin gerekçesine çok benzer cümleleri bir hafta önce, 1 Kasım’da Twitter hesabından paylaşması dikkat çekti.
Yargıtay’ın gerekçeli kararındaki ilgili kısım ve Feti Yıldız’ın tweetinde yazdıkları şöyle.
Yargıtay (8 Kasım 2023)
“Ülkemizde Anayasa Mahkemesi sadece yasaları iptal ederek yasama organının alanına müdahale etmemekte; ayrıca, bazen yasa koyucu gibi davranarak Anayasa’ya göre aralarında astlık üstlük ilişkisi bulunmayan yüksek mahkemeler üzerinde de süper temyiz mahkemesi olarak vesayet makamı gibi davranmaktadır. Yasama, yürütme ve yargı erki sadece bir görev dağılımıdır. Yargının yeri ise, diğer iki erkten farklıdır. Yargı ne zaman aktivist davranış sergilerse, o zaman meşruiyetini yitirecek ve sorgulanmaya başlayacaktır. Yargıdan beklenen, kanunlara, Anayasa’ya ve en önemlisi hukuka uygun kararlar alabilmesidir. Anayasa Mahkemesi, bu şekilde yargısal aktivizim yaparak, şeklen denetleyemediği Anayasa hükmünü uygulanamaz hale getirme, kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamı tüketilmeden bireysel başvuruları kabul etme, soruşturmalara müdahil olma, kovuşturmaları yapılamaz hale getirme” şeklinde Anayasa’ya aykırı olarak verdiği kararları ile görev ve yetkilerini, Anayasa ve kanunlardan üstün görmek suretiyle bir nevi Anayasa’yı uygulanamaz hale getirerek, kendisinin sorgulanmasına ve meşruiyetinin tartışılmasına yol açmıştır. Devletin cebri gücünü ve görevleri gereği Devletin kamu gücünü elinde bulunduran kimselerin, sahip oldukları kamu gücünü sürekli Anayasa’ya aykırı bir şekilde kullanmalarını Anayasayı ihlal etme eyleminin islenmesinde kolaylık sağlayacağı aşikardır.”
Feti Yıldız (1 Kasım 2023)
“Dünyanın her yerinde yargısal aktivizmin ortak özelliği; Yargının hukuki denetim sınırlarını aşması ve yasama organının siyasi takdirlerine müdahale etmesi biçimde gerçekleşmesidir. Mesela: Anayasa Mahkemesi’nin 2007 yılında almış oldu “367 kararı” Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci tur oylamasında kurucu iradenin öngörmediği bir “nitelikli toplantı yeter sayısı” yaratmış olması gibi…”
“Yazılı bir anayasa hazırlamanın amacı, politik ve yargısal aktörlerin faaliyetlerini sınırlandırmaktır.
Anayasal içeriğin bu aktörler tarafından yorum yoluyla değiştirebilmesi durumunda, anayasa hazırlamanın da bir anlamı kalmayacaktır.
Bir kararın aktivist olup olmadığını değerlendirirken esas alınabilecek iki ölçüt söz konusudur.
Bunlardan birincisi, karar sonucunun anayasanın orjinal anlamıyla uyumlu olup olmaması; ikincisi ise, mahkemenin, anayasanın orjinal anlamını saptama ve bu sınırlara uyma çabasına girişip girişmemesidir.
Anayasa metninin veya kurucu iradenin bütünüyle gözardı edildiği durumlarda yargı kararları şüphesiz ki aktivisttir.”
Yüksek Mahkeme hakimlerinden Charles Evan tipik bir aktivisttir. Bakın, bu aktivist anayasayı nasıl tarif etmiş, “Biz anayasaya bağlıyız, ancak anayasa hakimler ne diyorsa odur.”